Mutfak sanatları ve Turqualite



Mutfak sanatları ve Turqualite
Tarih: 2010-06-21 23:26:18

Yemek pişirmeyi bir hobi, bir eğlence, bir özel merak olarak görebilirsiniz. Doğrudur, yemek pişirmek becerisi bu sıfatların hepsini hak eder.

Ama merakınız bu sıfatları aşıp da yemek pişirmeyi bir ‘sanat' anlayışına getirmişse ve o sanatın eğitimini bir okulda vermeyi tutku edinip ‘akademi' anlamında eğitim hizmetine sunmuşsanız bazı güzel unvanları hak edersiniz.

Bahsettiğim bu kişi Mehmet Aksel.

Mehmet, Maslak'taki ‘Mutfak Sanatları Akademisi'nin (MSA) sahibi.

Amerika'da ekonomi okumuş.

Yurda dönmüş restoran işletmiş.

Başarılı da olmuş.

Mutfak işine gönül vermesine rağmen, restoran işine bağlı kalmak istememiş.

Mutfak içinde, fakat başka kulvarlarda arayışlara girmiş.

Aklı fikri mutfak işinde olan Mehmet'in yemek pişirme becerisi yok.

"İki yumurta kıramam" diyor.

Mutfak işinin sadece yemek pişirmek olmadığını söylüyor.

Mutfak yapılandırılması, gastronomi, restoran kurulması, fizibilite, işletme bilgileri, mutfaklarda kullanılacak alet-edevat, cihaz, ünite kısaca mutfak ile ilgili her şey onun ilgi alanı içerisinde.

Bu nedenle işin eğitiminin gerektiğine inanıyor ve "Eğitim şart" diyor.

Gidiyor, bu işin eğitiminde ustalaşıyor.

Maslak'ta, bir akademi kurarak işi bilimsel platforma taşıyor.

Akademide konularında uzman şefler, binlerce gencimize yemek, pasta, ekmek ve müşteri ağırlama konularında temel bilgiler veriyor.

Bazıları üniversite bitirmiş kariyer sahibi gençler yemek temel bilgileri, sunum, gastronomi, restoran ve otellerde müşteri ağırlama konularında İngiltere Kraliyet Akademisi müfredatında eğitim alıyorlar.

Her ay dünyada konularında isim olmuş ünlü şefler MSA'ya geliyorlar ve talebelerine uzman oldukları konularda ders veriyor, birikimlerini paylaşıyorlar.

Okulu geçen yıl Avrupa'daki, ‘City and Guilds' bünyesindeki 547 aşçılık okulu içinde Westminster Kingsway College ile birlikte ilk iki başarılı okul olarak konuşulur olmuş.

MSA kurulduğu 2004 yılından bu yana binlerce öğrencisini şef yardımcısı unvanı ile mezun etmiş ve hepsi yurtiçinde ve dışında 5 yıldızlı otellerde iyi maaşlarla iş bulmuşlar.

Kısa bir süre önce okulun yaratıcısı ve sahibi Mehmet Aksel Endover Derneği tarafından önce Türkiye'de yılın girişimcisi, ardında da dünyada yılın girişimcisi unvanı ile ödüllendirilmiş.

Gelecekteki planı okulu daha da büyütmek.

Bu amaçla hazırladığı geniş anlamlı kampus projesi yakında devreye girecek.

Amacı, dünya çapında bir okul yaratmak ve eğittiği talebelerin de dünya çapında aranan şefler olmasını sağlamak.

Mehmet Aksel tipik bir ‘Hızlı Balık'.

Girişimci ruhu bu olsa gerek.

Yılın ve dünyanın genç girişimcisini kutlarım.

Bildiğiniz gibi ülke tanıtımında motor görevi yapacak olan Türk mutfağını ‘Turqualite kapsamında görmek' gibi bir arzum var. Dikkatli okurlarım bu konuda birkaç yazı yazdığımı, hatta yurtdışında bulunduğum sıralarda bazı Türk restoranlarında inceleme yaptığımı hatırlayacaklardır.

Amacım, yurtdışında dağınık bir halde bulunan, temel bilgilerden uzak ve temelsiz ve yanlış sunumlarla Türk mutfağına zarar vermekte olan restoranları belli bir standart altında tutmak, personeline eğitimler vermek, hatta sahiplerini eğitmek, şefler yetiştirmek, denetlemek, yabancıları Türk lezzetleriyle tanıştırmak, kısaca ülke tanıtımına ciddi katkılarda bulunmak.

Bu yapı için de en uygun ve yetkin gördüğüm proje Turqualite.

DTM'nin konuya sıcak baktığını biliyorum. Dış Ticaretten Sorumlu Bakan Sayın Zafer Çağlayan'ın da konuya olumlu yaklaştığını, hatta kendisi tarafından teyit edilmese de bu konuda talimat verdiğini biliyorum ve teşekkür ediyorum.

Şimdi yapılacak olan, bu konuda yetkin ve bilgin restoran, yemek ve mutfak otoritelerini, gurmeleri ve seçip, Türk mutfağının özelliklerini tespit etmek, geliştirmek ve yurtdışına uyum ve tanıtım anlamında nelerin yapılacağını, DTM'nin bu oluşumda nasıl görev alacağının konuşulacağı bir seri çalıştaylar yaparak altyapısını ve yol haritasını hazırlamak.

Bu konuyu genç girişimci Mehmet Aksel'e açıyorum.

Bir Mutfak Sanatları Akademisi sahibi ve bu işe gönül vermiş bir kişi olarak "Hemen 3 ana başlık verebilirim" diyor ve heyecanla "Birincisi, yaratıcılık. Sonra inovasyon, yani yenilikçilik. Üçüncüsü ise o lezzeti sunum" sıralamasını yapıyor:

"Üçü için de eski usta geleneğinden süratle kaçıp yeni jenerasyon şeflerle, otantik ve folklorik yapısı ağırlıklı geleneksel Türk mutfağından yola çıkarak bu yapıya modern, Batılıların anlayacağı, iz bırakacak yaratıcı özü olan ve devamlı araştırılan, bulunan ve sunulan yeni lezzetler sunmak şart".

O kadar heyecanlı ki yerinde duramıyor ve devam ediyor:

"Türk mutfağı geleneksel lezzetlerini herkes biliyor, bilmediğini sanmayın sakın, ancak artık bunu aşmalı, malzemede yeni arayışlara girilmeli, bilinen yemeklere yeni tatlar aranmalı ve sunuma önem verilmeli. Dünya artık bunu yapıyor. Meşhur şefler dünyayı dolaşıyorlar. Bu dolaşımlarında ana hedefleri yeni yemekler öğrenmek değil, yeni yemekler yaratabilecek yeni malzemeleri ve teknikleri keşfederek yeni tatlar sunmak müşterilerine. Türk mutfağı bu konuda Fransız, İtalyan, Japon ve Çin mutfağına göre hâlâ çok bakir, o kadar çok keşfedilmemiş yanı var ki, bu büyük bir avantaj".

Peki Turquality projesi bu anlamda Türk mutfağına neler verebilir?

"Doğru kurgulanabilirse çok şey verebilir. Bana göre verebileceği en önemli destek restoran açılmasına, tanıtımına ve kirasına nakten destek olmak yerine yeni jenerasyon şefler yetiştirilmesinde eğitim desteği vermek olmalıdır. Sonrasını inanın o şefler yapabilirler. Ancak eğitim derken bugünkü mutfak eğitiminden bahsetmiyorum, ben çok uçları kastediyorum. Dünyaca ünlü şefler Türkiye'ye davet edilerek belli konularda o şeflerin eğitimlerine ve ufuklarının açılmasına büyük katkılarda bulunabilirler. Turquality projesinde otantik, folklorik yani geleneksel yapıyı koruyalım ve yayalım şeklinde düşünülürse başlangıçta büyük bir yanlış içerisine girilir".

Referans Gazetesi

Bu haber 1409 defa görüntülendi


Sponsorlu Bağlantılar



Yorum Yaz



tarimziraaat.com © 2008