Tarım ve Köyişleri Bakanlığı' nın Stratejik Planı



Tarım ve Köyişleri Bakanlığı{.} nın Stratejik Planı
Tarih: 2010-05-26 22:36:25

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan 2010-2014 Stratejik Planı Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in de katıldığı bir törenle tanıtıldı.

Bilkent Otel'de düzenlenen törende bir konuşma yapan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, söz konusu planın tarım sektöründe bir ilk olduğunu ve planın tarım sektörüne büyük katkı sağlayacağını düşündüğünü söyledi. Tarımın, biyoloji, ekonomi bilimleri çerçevesinde ve sürdürebilir olması gerektiğine işaret eden Eker, ''Tarım sektörünü de bu 3 disiplinin kesişim kümesi olarak tarif ediyoruz. Biyoloji ve ekonomi bilimine uygun olarak ürettiğimiz, geliştirdiğimiz bitkisel ve hayvansal ürünlerin bir mala, hizmete dönüşmesi ve bunların da sürdürülebilir olması gerekiyor. Bu tanım geniş bir çerçeve anlayıştır'' diye konuştu. Hükümet olarak tarım sektörünü günlük politikalarla, popülist yaklaşımla ele alınan bir sektör olmaktan çıkartıp, kalıcı, uzun vadeli bir sektör haline dönüştürmeyi hedeflediklerini kaydeden Eker, bu nedenle Tarım Strateji Belgesi hazırladıklarını, arkasından Türkiye'de ilk defa Tarım Kanunu çıkardıklarını, bunun arkasından da kurumsal ve sektörel derinlik analizi yaptıklarını, 35 bin paydaşla yüz yüze anket çalışması yaparak toplumun Bakanlığı nasıl algıladığına ve kendilerine hangi misyonu biçtiklerine baktıklarını, Tarım Üretim Havzalarının Belirlenmesi Projesi ile de tarım envanterini ortaya çıkartıklarını söyledi.

Tüm bu çalışmaların sonucu olarak 2010-2014 Stratejik Planını hazırladıklarını kaydeden Bakan Eker, söz konusu çalışmanın yıllarca süren ve yüzlerce kişinin emek verdiği bir çalışma olduğunu dile getirdi. 2010-2014 Stratejik Planı ile tarımda hedefleri belirlediklerini anlatan Eker, en temel hedefin de arz güvenliği ve gıda güvenliği olduğunu kaydetti. Kırsal kalkınmaya da büyük önem verdiklerini ifade eden Eker, kırsal alanda üretim yapan çiftçilerin bulundukları yerlerde faaliyetlerini sürdürebilmesi, hak ettikleri refah düzeyine ulaşması, çiftçilere altyapı, eğitim, sağlık hizmetlerinin götürülmesi, ekonomik faaliyetlerinin geliştirilmesinin kalkınma için önem taşıdığını bildirdi.

Tarım sektörünü günlük politikalarla değil, stratejik bir bakış açısıyla ele aldıklarını vurgulayan Bakan Eker, Türkiye'de temel sorunun pahalı üretim olduğunu ifade etti. Pahalı üretim nedeniyle dünya pazarları ile rekabet edilemediğini kaydeden Eker, ''Neden bazı tarımsal ürünler bakımından rekabetçi değiliz, İşte biz bu soruların cevaplarını aradık, bulduk ve bunları hayata geçiriyoruz. İşte stratejik plan bu'' dedi.

Türkiye'de tarım sektörünün kolay konuşulan ve popülizme açık bir alan olduğunu belirten Eker, ''O kaç verirse, ben 5 fazlasını vereceğim” bakış açısının Türkiye'de tarım sektörüne bir katkı sağlamadığını biliyoruz'' diye konuştu. Türkiye'nin yaptığı her türlü tarımsal ürün ithalatının bağımlılık anlamına gelmediğini belirten Bakan Eker, ''Türkiye ihtiyaçtan dolayı ithal etmiyor, ticaret için yapıyor. Örneğin 18 milyon ton buğday bizim ihtiyacımızı gideriyor. Geçen sene 20,6 milyon ton buğday ürettik. Fazlasını sattık, yetmedi ithal ettik, ürün yaptık ve ihraç ettik. Birçok ülkeye buğday unu ihraç ettik. Türkiye buğday unu ihracatında ya birinci ya ikinci. Bazı ürünlerde kendi kendine yetebilmemiz için sulanabilir alanların tamamını sulayabilmemiz lazım. Ancak o zaman yağlı tohum açığımız biter. Pamuk ithal ettiğimizi söylüyorlar. Elbet edeceğiz. Birincisi Türkiye'nin tekstil sanayi gelişiyor, dolayısıyla pamuk ihtiyacı artıyor. İkincisi benim ülkemde hayat standardı yükseliyor, fakat makinalaşma yeterli düzeyde değil. Dolayısıyla çiftçi pamuk ektiği zaman mısıra göre daha maliyetli oluyor, bu nedenle başka ürüne yöneliyor. Pamuktaki açığı da ticaretle kapatıyoruz. Dünyadan ticaret yapmak başka bir şey, üretimi verimli hale getirmek başka şey. Biz Türkiye'nin imkanlarını verimli kullanalım, iç üretim potansiyelini geliştirelim. Onun için Türkiye'de tarıma verilen toplam desteği 3 kat artırdık. Tarımsal desteklemeler içerisinde üvey evlat muamelesi gören hayvancılığa verilen desteği 15 kat artırdık. Bu sene çiftçinin cebine net 5 milyar 600 milyon lira koyacağız.'' Dedi

STRATEJİK PLAN NELER GETİRİYOR?

Stratejik Planda, ''Tarımsal Üretim ve Arz Güvenliği'', ''Gıda Güvenliği'', ''Bitki ve Hayvan Sağlığı'', ''Kırsal Kalkınma'' ve ''Kurumsal Kapasite'' ana tema olarak belirlendi. Stratejik amaç ve 38 stratejik hedefin yer aldığı Plan kapsamında ''tarımsal üretim ve arz güvenliğini destekleyen politikalarla çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği'' ilkesine bağlı kalarak; değişen tüketim

alışkanlıkları ve ihtiyaçları doğrultusunda üretimi yönlendirmek, işletme yapılarını iyileştirmek, uluslararası pazarlarda biyolojik çeşitliliği avantaja dönüştürmek, yeterli ve güvenilir gıda arzını sağlamak temel öncelik olarak belirlendi.

''Çiftlikten Sofraya'' anlayışıyla tamamlayıcı ve etkin bir gıda ve yem denetiminin sağlanması yoluyla tüketiciye güvenilir gıda arzının temini ve haksız rekabetin önlenmesi, hayvanların kendi doğalarına uygun şekilde yetiştirilmesi bakım, beslenme, barındırma ve nakilleriyle ilgili düzenlemeler yapılarak hayvan refahının sağlanması, hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması temel politikalar arasında önemli yer tutuyor.

Kırsal nüfusun ülke gelişmişliği ve refahından yeterli düzeyde pay alması için kırsalda yaşayanların gelirlerini çeşitlendirmek ve refah düzeyinin yükseltilmesine yönelik çalışmalar da planın öncelikleri arasında bulunuyor. Planda tarım sektörünün güçlü yönleri, ''mevzuat alt yapısının varlığı, eğitim ve yayım faaliyetlerinin sürekliliği, çiftçi ve hayvan kayıt sisteminin varlığı, üretici örgütlerinin varlığı, tarımsal üretim potansiyeli, biyolojik çeşitlilik, bazı tarımsal ürünlerde dünya liderliği'' olarak sıralanırken, zayıf yönleri ''işletmelerin rekabet gücünün düşük olması, verim düşüklüğü, kayıt dışı üretim, dünya üretim ve tüketim trendlerinin yeterince takip edilememesi, lisanslı depoculuğun cazip hale getirileyişi'', tehditler de ''tarım arazilerinin parçalanmasının engellenememesi, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, toprakların erozyona açık olması, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve maliyetlerin yüksekliği, tekniğine uygun yapılmayan sulama, biyoyakıtlara olan talebin artması, iklim değişikliği, kaçak ürün girişi, piyasa düzenleme mekanizmasının yetersizliği'' olarak belirlendi.

Kaynak : TKB

Bu haber 1966 defa görüntülendi


Sponsorlu Bağlantılar



Yorum Yaz



tarimziraaat.com © 2008