Çeltik Yanıklık Hastalığı




Latincesi

Pyricularia oryzae Cav

Hastalık Tanımı

Etmenin konidileri armut şeklinde olup, genellikle 1-3 bölmelidirler. Konidilerin boyutları 6,6 - 12,6 X 14.4 - 35,4 mikron arasında değişir. Önceleri renksiz olan konidiler yaşlandıkça koyu zeytin rengini alır. Konidilerin konidi taşıyıcısına bağlandığı dip kısmında, küçük, tipik bir çıkıntı vardır. Hastalık etmeni fungus kışı çeltik tohumlarında, hasat sonrası tarlada kalan bitki artıklarında veya dancan (Echinochloa crusgalli Roem et Schult) gibi bazı yabani buğdaygillerde (özçimenler) geçirir. Güneydoğu Anadolu'da ertesi yıla geçişte sadece çeltik tohumları önemli görünürken, Akdeniz ve Ege bölgelerinde buna ek olarak tarlada anız şeklinde bırakılan çeltik artıklarının da etkili olduğu saptanmıştır. Tarlada bitki kalıntılarında veya dancan gibi bazı buğdaygillerde yada çeltik tohumunda misel formunda kışı geçiren fungus, bu kaynaklarda konidilerini meydana getirir, bunlar da rüzgar veya sulama suyu ile sağlam bitkilere ulaşarak uygun koşullarda (% 90-100 orantılı nem, 26 - 28 °C optimum sıcaklık, bulutlu hava gibi) çimlenerek sekonder enfeksiyonları oluştururlar.

Yaşayış

Genel olarak yanıklık (yaprak, boğum, salkım, salkım sapı yanıklığı) adı verilen hastalığa bruson, kurt boğazı, sam vurması, pas gibi isimler de verilmektedir. Bitkide belirtiler yaprak, yakacık, kın, boğum, başak (salkım) ve başak sapında ve tane kavuzlarında görülür. Genellikle yaprak lekeleri Temmuz ayından itibaren görülmeye başlar. Bu lekeler iğ veya baklava dilimi şeklinde, iki ucu sivri, ortası gri-bej veya saman sarısı, etrafı kahverengi bir hale ile çevrilidir. Lekelerin şekli, sayısı, büyüklüğü çeltik varyetesinin duyarlılığına, etmen ırkının hastalandırma yeteneğine ve hastalık gelişimi için çevre koşullarının uygunluğuna bağlı olarak değişir. Başlangıçta ayrı ayrı ve küçük olan lekeler daha sonra büyür ve birleşerek yaprağın tamamen kurumasına neden olabilirler. Yakacıkta lekeler Temmuz ayının ikinci yarısında görülebilir. Enfekteli yakacık iplikle sıkılmış gibi bir görünüm alır. Yakacıktaki leke yaprak kınına doğru uzanabilir. Kın üzerindeki lekeler yaprak ayasındakilerden farklıdır. Belirli bir şekilleri yoktur, uzunlamasına gelişirler. Sap üzerinde ise yağlımsı görünüşlü lekeler oluşur, üzerlerinde petrol yeşili renkte küt gelişir. Bitki üst kısmından çekilirse boğumdan kopar. Çoklukla boğumun alt kısmında bitki sağlamdır. İleri dönemlerde su seviyesindeki birinci ve ikinci boğumlarda önce doku yumuşaması, sonra kahverengileşme ve siyahlaşma şeklinde görülen boğum enfeksiyonları meydana gelir. Sap kabuk kısmından kopar ve bitkinin alt ve üst kısımları sadece öz kısmından bağlı kalır. Bu bitkiler hafitçe çekilirse bu noktadan koparlar. Başak (salkım) oluşumundan sonra, başağın hemen altındaki boğumda da yanıklık enfeksiyonu görülebilir. Buna ""Boyun Çürüklüğü"" ismi verilir. Bu durumda başak normal yeşil renk yerine mavi-yeşil renk alır. Boyun enfeksiyonunun oluş zamanına göre ya kavuzlar içinde tane hiç oluşmaz ve boş kavuzlar meydana gelir, veya ince, cılız, çimlenme yeteneği ve pazar değeri olmayan, kesitleri tebeşir gibi beyaz daneler oluşur. Hastalık tarlada başlangıçta 1-2 m çapında ocaklar halinde çökmüş olarak dikkati çeker. Hastalığın gelişimine uygun koşullara bağlı olarak, bu ocakların çapı büyür, hatta tarlanın tümünü kaplayabilir. Yanıklık, çeltiğin en çok zarara neden olan hastalığıdır. Salgın yıllarında zarar oranı çok yüksektir. Örneğin 1953 yılında Japonya'da zarar 800.000 ton, Yunanistan'da (1960-1961 yılında) 266.000 ton olmuştur. Yurdumuzda ise Karadeniz Bölgesinde hastalık nedeniyle, değişik çeltik çeşitlerinde ürünün % 25-75'nin, Güneydoğu Anadolu'da ise ortalama % 8.33'ün yitirildiği bildirilmektedir. Hastalık, çeltik üretimi yapılan bölgelere (Akdeniz, Ege, Karadeniz, Trakya, Orta ve Güneydoğu Anadolu) yayılmış durumdadır.

Kültürel Önlemler

Hastalığın görülmediği yerlerden tohum alınmalıdır. Özellikle hastalığa uygun koşullara sahip yöre ve tarlalarda (çukur, nem tutan, çok gübreli, rüzgarlara kapalı), hastalığa az yakalanan veya dayanıklı çeşitler ekilmelidir. Hasat sonrası tarlada anız bozulmalıdır. Tek taraflı fazla azotlu (özellikle nitratlı) gübre vermekten kaçınılmalıdır. Sulama suyunun soğuk olmamasına özen gösterilmelidir, sulama eğer artezyenden yararlanılarak yapılıyorsa, su göllendirilerek veya tarla çevresinde dolaştırılarak sıcaklığının yükseltilmesine çalışılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

Yanıklık hastalığına karşı, tohum ve yeşil aksam ilaçlaması şeklinde olmaktadır. Ancak tohum ilaçlamasında kullanılan cıvalı ilaçlar insan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri nedeniyle yasaklanmıştır. Bu gün için tohum ilaçlamasına önerilen başka bir ilaç yoktur. Çalışmalar sürdürülmektedir. Yeşil aksam ilaçlamasında kullanılacak ilaçlar, önerilen dozlarda uygulanmalıdır. İlaçlama öncesi kullanılacak su miktarı kalibrasyonla saptanmalıdır. Uygulamalarda çeltiklerde mekaniksel ( ezme, kırma) zarar oluşturmamaya özen gösterilerek, tüm bitkilerin ilaçlaması sağlanmalıdır.

İlaçlama Zamanı

Yeşil aksam ilaçlamasında; hastalık tarlada görülmeye başladığı zaman ilk ilaçlama, 10 gün ara ile ikinci, gerekirse üçüncü ilaçlama uygulanır.



Sponsorlu Bağlantılar



Yorum Yaz



tarimziraaat.com © 2008

Tarımla Uğraşanlar Ne Yapıyor

Alper Temiz Safran ekmeyi düşünüyor