Tarım arazilerinin parçalanmasını önleyecek kanun tasarısı Komisyonda kabul edildi



Tarım arazilerinin parçalanmasını önleyecek kanun tasarısı Komisyonda kabul edildi
Tarih: 2014-02-27 14:05:31

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tarım arazilerinin parçalanmasını önleyecek kanun tasarısının gecikmiş bir düzenleme olduğunu ifade ederek, "Gelecekte bizi çok olumsuz etkilemesi muhtemel bir sorun. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir uygulama yok. Herkes bunun tedbirini almış. Osmanlı'da da bunun tedbiri vardı. Arazinin bölünmesi söz konusu değildi" dedi.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanunu'nda değişiklik öngören kanun tasarısı ile CHP Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu'nun Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nda değişiklik içeren kanun teklifinin birleştirilerek, tasarı üzerinden görüşülmeye başlandı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, görüşmede yaptığı sunumda, tasarının ülkenin ve tarım sektörünün geleceği için çok önemli olduğunu düşündüklerini vurgulayarak, çiftçilerin artık sadece kendileri için değil, bölgesel ve küresel pazarlar için üretim yaptıklarını söyledi. Gıda ve tarım ticaretinin giderek geliştiğini, arttığını vurgulayan Eker, "Dünyadaki bütün ülkelerde durum ne, nasıl bizi ilgilendiriyor. Çünkü rakip. Ne kadar maliyeti düşürür, verimli üretim yaparsak uluslararası piyasalarda rekabet gücümüz artar. Kendi üreticimizi, çiftçimizi de, kendi pazarlarımızı da kendi tüketicimizi de o oranda korumuş oluruz" diye konuştu.

Türkiye'nin tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmeye konu olması sebebiyle son 90 yıl içinde giderek küçülerek 5.9 hektara yani 59 dönüme düştüğünü ifade eden Eker, İngiltere'de ise ortalama bir tarım işletmesinin büyüklüğünün 538 dönüm, Fransa'da 521 dönüm, Almanya'da 457 dönüm, İspanya'da 238 dönüm, İtalya'da 76 dönüm, AB üyesi 27 ülkesinin ortalamasının 126 dönüm, ABD'de ise bu rakamın bin 818 dönüm olduğuna dikkati çekti.

Bu rakamların Türkiye'nin durumunu gösterdiğini belirten Eker, "Gelecekte bizi, Türkiye'yi hangi tehlikenin beklediğini göstermesi açısından çok önemli" dedi.

Eker, Türkiye'de bölünmeden ötürü 9 milyon hektarın çiftçi kayıt sistemine girmediğine işaret ederek, bunun bir anlamda üretimin kayıt içinde olmaması, bu çiftçilerin desteklerden istifade etmemesi ve üretimde verimliliğin düşmesine yol açtığını kaydetti. Eker, bunlarında milli ekonomiye olumsuz etkisi bakımından son derece önemi olduğunu vurguladı.

Eker, 3 milyon tarım işletmesi bulunduğunu, bunun 30 milyon tarım parselinden oluştuğunu ve 30 milyonun malik sayısının da 40 milyon olduğunu ifade etti. Eker, "Bu 3 milyon işletmenin yüzde 65'i 50 dekarın altında. Biz bu geçen zaman içinde bölüne bölüne bu hale geldik. Şimdi buna dur dememiz lazım. Aksi takdirde 21. yüzyılda Türkiye'de üretim yapılabilecek bir arazi kalmayacak" diye konuştu.

Tarım arazilerinin parçalanmanın sebep olduğu ekonomik kaybın yılda 17 milyar lira olduğunu bildiren Eker, "Kayıp var, zarar var, milli ekonomiye, tarım sektörüne verdiği büyük zarar var" ifadesini kullandı.

Tasarının içeriğini anlatan Eker, "(Bugüne kadar neredeydiniz?) diye sorabilirsiniz. 2006 yılından itibaren bu konu üzerinde çalışıyorum. Bakanlar Kurulu'na 3 defa bunun sunumunu yaptım. Bu tasarı Türkiye'nin geleceği için tarihi ve önemli bir adım. 2006'dan itibaren üniversiteler, kamu kurumlar, STK'lar ile bunun üzerinde çalışmaya başladık. Bu sorun sosyal anlamda çözülebilir bir öneriyle gelirse anlamlı olur. Tek başına sorunu tarif etmek meseleyi çözmüyor. Bunu toplumun geniş kesimleri tarafından kabul edilebilir bir formül ile çözülmesi gerekiyor. Biz bunun ayrıntılı çalışmalarını yaptık. En son 50 bin çiftçi ve muhtar ile anket yapıldı" dedi.

Bu sorunun geçmişte 90 yıllık süreç içinde oluşmuş bir sorun olduğunu belirten Eker, şöyle devam etti:

"Kanun tasarısı bize göre bu çok gecikmiş bir kanun. Ama muhakkak suretle Türkiye'nin bunu yapması lazım. Ben şahsım üzerinde de bunun vebalini hissediyorum. İnanıyorum ki herkes bunu bu şekilde hissediyor. 80, 90 yıllık devraldığımız bir sorun. Gelecekte bizi çok olumsuz etkilemesi muhtemel bir sorun. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir uygulama yok. Herkes bunun tedbirini almış. Osmanlı'da da bunun tedbiri vardı. Arazinin bölünmesi söz konusu değildi. Bir bütünün parçalanmasına izin verilmiyordu. Biz bu sorunla karşılaştık. Bunu çözmenin vakti geldi, geçti, eğer gıda güvenliğimizi sağlayacaksak, sağlamaya devam edeceksek. Bunu bizim mutlaka durdurmamız lazım."

Eker, daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Eker, tasarının içeriğinin tek bir siyasi partiyi değil, tüm milleti ilgilendirdiğini söyledi.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasının toplulaştırma hizmetlerine olumsuz etkisinin olmadığını ifade eden Eker, şunları kaydetti:

"Taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun. Hangi dönemde kim yapmış olursa olsun. Köy hizmetlerinin de muhakkak suretle çok kıymetli çalışmaları oldu. Ama 1961 yılından 2002 yılına kadar ki 41 yılda 450 bin hektar toplam yapılan toplulaştırma var. Bu yılda 10 bin küsur hektara tekabül ediyor. 2003 tarihinden sonra Türkiye'de halihazırda bizim başlattığımız ve bitirdiğimiz toplulaştırma alanı 4 milyon hektar. 2.5 milyon hektar alanda şu anda çalışma yapılıyor. Toplam 6.5 milyon hektar. Türkiye'nin toplam toplulaştırılacak alanı 14 milyon hektar. Biz şu anda yılda 1 milyon hektar yapmayı planlıyoruz."

Eker, toplulaştırmayı bir başka sosyal sorun meydana getirmeden hassas davranarak yaptıklarını ifade etti.

Eker, 5403 Sayıı Toprak Koruma Kanunu çıktıktan sonra araziyi tarım arazisi dışına çıkarmak için müracaat eden ancak izin alınamayan arazi miktarının 500 bin hektarın üzerinde olduğuna dikkati çekerek, "Eğer bu kanun çıkmasaydı biz 500 bin hektar arazi daha kaybetmiş olacaktık. Bu kanunda çok doğru bir şey yaptık" dedi.

Tarım arazilerinin toplulaştırılmasını sağlamaya, tarımsal üretim ve kalkınmayı artırmaya yönelik Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanun'nda değişiklik öngören kanun tasarısı, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda kabul edildi.

Tasarı, toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemeyi amaçlıyor.

Asgari tarımsal arazi büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından belirlenecek. Belirlenen asgari büyüklüğe erişmiş tarımsal araziler, bölünemez eşya niteliği kazanacak.

Asgari tarımsal arazi büyüklüğü; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyecek.

Bakanlık, asgari tarımsal arazi büyüklüklerini günün koşullarına göre arttırabilecek. Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemeyecek ve hisselendirilemeyecek. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi arttırılamayacak. Ancak, tarım dışı kullanım izni verilen alanlar veya çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak ihtiyaçları olan bitkilerin yetiştiği alanlarda arazi özellikleri nedeniyle belirlenen asgari tarımsal arazi büyüklüğünden daha küçük parsellerin oluşması gerekli olduğu takdirde, Bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilecek.

Tarımsal araziler, bölge farklılıkları gözönünde bulundurularak Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerin altında ifraz edilemeyecek, bölünemeyecek. Tarımsal arazilerin bu niteliği şerh konulmak üzere Bakanlık tarafından ilgili tapu sicil müdürlüğüne bildirilecek.

Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında, aynı kişiye ait ve bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilecek. Yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımları Bakanlığın izni ile satılabilecek. Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile değişiklik yapılabilecek.

Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin devri esas olacak. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması halinde, mülkiyeti devir işlemleri mirasın açılmasından itibaren bir yıl içerisinde tamamlanacak.

Mirasçılar, miras bırakanın ölümünden sonra terekede bulunan tarımsal arazi ve işletmenin mülkiyeti hakkında; "bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya", "Türk Medeni Kanunu'na göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına", "mirasçılarının tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları bir limited şirkete", "mülkiyetin üçüncü kişilere" devrine karar verebilecek.

Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilecek. Bu durumda sulh hukuk hakimi, tarımsal arazi veya işletmenin mülkiyetinin; kişisel yetenek ve durumları gözönünde tutulmak suretiyle tespit edilen ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması halinde, öncelikle asgari geçimini bu işletmeden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması halinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması halinde, mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verebilecek.

Birden fazla ehil mirasçı olması ve bu mirasçıların miras dışı tarımsal arazilere sahip olması durumunda, bu mirasçıların mevcut arazilerini yeter gelirli büyüklüğüne ulaştırmak veya bu arazilerin ekonomik olarak işletilmesine katkı sağlamak amacıyla, hakim tarım arazilerinin yeter gelir büyüklüğü aranmaksızın bu mirasçılara devrine karar verebilecek.

Mirasa konu tarımsal işletmenin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmadığı takdirde, hakim satışına karar verebilecek. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılacak. Tarımsal işletme birden çok asgari tarımsal işletme büyüklüğüne bölünebiliyorsa, sulh hukuk hakimi bunlardan her birinin mülkiyeti, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde mirasçılara ayrı ayrı devredilebilecek. Ehil mirasçıya ait nitelikler, Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenecek.

Tarımsal işletme mülkiyetinin mirasçılardan birine devredilmesinden itibaren 20 yıl içerisinde bu işletmeye ait arazilerden tamamının veya bir kısmının tarım dışı kullanım nedeniyle değerinde artış meydana gelmesi durumunda; devir tarihindeki arazinin parasal değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanacak. Bulunan değer ile arazinin yeni değeri arasındaki fark diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyetini devir alan mirasçı tarafından ödenecek.

Kamu kurum ve kuruluşları ile finans kurumları, tarımsal işletme mülkiyetinin belirtilen sürede devredilmediğini, Bakanlığa bildirecek. Bakanlık mirasçılara 3 aylık süre verecek. Verilen süre sonunda devir olmaması halinde, Bakanlık resen veya bildirim üzerine bu yerlerin istemde bulunan ehil mirasçıya, ehil mirasçı olmaması durumunda en fazla teklifi veren istekli mirasçıya devri, aksi halde üçüncü kişilere satılması için ilgili sulh hukuk mahkemesine dava açabilecek.

Sulh hukuk mahkemeleri nezdinde mirasçılar veya Bakanlıkça açılacak davalar, her türlü resim ve harçtan muaf olacak.

Sulh hukuk hakimi, mülkiyetin devrini uygun bulduğu mirasçıya, diğer mirasçıların miras paylarının bedelini mahkeme veznesine depo etmek üzere 6 aya kadar süre verecek. Mirasçı tarafından talep edilmesi halinde 6 aylık ek süre tanınabilecek. Belirlenen süreler içerisinde bedelin depo edilmemesi ve devir hususunda istekli başka mirasçı bulunmaması durumunda, sulh hukuk hakimi, tarımsal arazinin veya tarımsal işletmenin, açık artırmayla satılmasına karar verebilecek.

Tarımsal işletme mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyen ve buna ehil tek mirasçı olduğu anlaşılan mirasçının bu konudaki istem hakkı, ölüme bağlı tasarrufla ortadan kaldırılamayacak. Mirastan çıkarma, mirastan yoksunluk ve mirastan feragat halleri saklı olacak. Birden çok mirasçıda devir koşullarının bulunması halinde, kendisine devir yapılacak mirasçı ölüme bağlı tasarrufla belirlenebilecek. Belirlenen bu mirasçıya itiraz edilmesi durumunda, ehil mirasçı sulh hukuk hakimi tarafından tespit edilecek. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük mirasçı bulunması halinde, hakim tarımsal işletmenin yönetimini dava sonuçlanana kadar ehil gördüğü mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye tedbiren verebilecek. Bu takdirde, elde edilen tarımsal gelir, işletme masrafları düşüldükten sonra mirasçılar arasında payları oranında dağıtılacak.

Tarımsal işletmeye sıkı şekilde bağlı bir yan sınai işletme bulunursa, yan sınai işletme ile tarımsal işletmenin mülkiyeti bir bütün olarak istemde bulunan ve ehil görülen mirasçıya gerçek değeri üzerinden devredilecek. Mirasçılardan birinin itiraz etmesi veya birden çok mirasçının kendisine devir istemesi halinde sulh hukuk hakimi, her yeter gelirli tarımsal arazi ve yan sinai işletmenin ekonomik gelir ve bütünlüğünü sürdürme imkanını ve mirasçıların kişisel durumlarını gözönünde bulundurarak yan sınai işletmenin birlikte veya ayrı olarak devrine ya da satışına karar verecek.

Mirasçılar arasında limited şirket kurulması halinde, tarımsal işletmeye sıkı şekilde bağlı olan yan sınai işletme de şirketin mal varlığına dahil edilecek.

Tarımsal arazilerin satılması halinde, sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahip olacak. Tarımsal arazi sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde, diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamayacak. Önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması halinde, hakim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verecek. Önalım hakkının kullanılmasında Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanacak.

Aile malları ortaklığı, kazanç paylı aile malları ortaklığı veya limited şirketin; herhangi bir nedenle sona ermesi halinde tasfiye olması, bu ortaklıklara veya limited şirketlere ait tarımsal arazilerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerin altında kalacak şekilde bölünemeyecek.

Bakanlık, gerekli hallerde asgari tarımsal arazi büyüklüğünün altındaki tarımsal arazileri toplulaştırabilecek veya bu düzenleme kapsamında kamulaştırabilecek. Toplulaştırma uygulamalarında, tahsisli araziler asgari tarımsal arazi büyüklüğünün altındaki arazilerle birleştirilerek yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğünde yeni tarımsal araziler oluşturulabilecek. Bu suretle oluşturulan araziler; öncelikle toplulaştırma veya kamulaştırma konusu olan arazi maliklerine, bu kişiler satın almadığı takdirde, asgari büyüklükte tarım arazisi bulunmayan yöre çiftçilerine rayiç bedeli üzerinden, Maliye Bakanlığı'nca ilgili mevzuatına göre doğrudan satılacak.

Bu maddenin yayımı tarihinde mirasçılar arasında henüz paylaşımı yapılmamış tarımsal arazilerin devir işlemleri, daha önceki kanun hükümlerine göre tamamlanacak.

Bu maddenin yayımı tarihinden önce tarımsal arazilerin paylaşımına ilişkin açılan ve halen devam eden davalarda da önceki kanun hükümleri uygulanacak.

Tasarının yasalaştığı tarihten itibaren 2 yıl içinde yapılacak devir işlemleri, harçlardan müstesna olacak. Bu süre, Bakanlar Kurulu tarafından 2 yıl uzatılabilecek.

Tasarıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na 351'i taşrada olmak üzere toplam 489 kadro da ihdas ediliyor.

Tasarının gerekçesinde, Türk Medeni Kanununu'nda "tarımsal işletmeye ait tarım arazilerinin mirasçılardan birine özgülenmesi" sistemi yerine "tarımsal işletmeye ait tarım arazilerinin mülkiyetinin tek bir mirasçıya devredilmesi" sistemine geçilmesinin uygun olacağı düşünülerek tasarının hazırlandığı belirtildi.

meclishaber.gov.tr

Bu haber 1946 defa görüntülendi


Sponsorlu Bağlantılar



Yorum Yaz



tarimziraaat.com © 2008